İSMET:
1. Peygamberlerin
sıfatlarından biri. Peygamberlerin, peygamber oldukları bildirilmeden önce ve
sonra; küçük olsun, büyük olsun bilerek veya bilmeyerek günah işlemekten
korunmuş olmaları.
2. Günahlardan sakınma,
kötü ve çirkin şeylerden uzak durma.
NEBİLER GÜNAH İŞLEMİŞLER
Mİ? İŞLEMELERİ MÜMKÜN MÜ?
Nevevi, Müslim'in
şerhinde (Enes’in şefaat) hadisini izah ederken bu konuda Kadi iyaz'dan naklen
şu bilgiyi verir. Biz biraz özetleyerek önemine binaen buraya aktaralım:
Alimler bütün Nebilerin Nebilik dönemlerinden önceki hayatlarında küfür
üzerinde bir an bile bulunmadıkları hususunda ittifak halindedir. Küfür dışında
kalan günahlara gelince, yine bütün alimler tüm Nebilerin büyük günahlardan
masum ve pak oldukları noktası üzerinde ittifak etmişlerdir. Ancak
günahsızlıklan akıl yönünden mi din ve şeriat yönünden mi sabit olduğu
noktasında görüş ayrılığı olmuştur ki bu farklı görüş, neticeyi değiştirmez.
Nebilerden küçük
günahların meydana gelip gelmemesi meselesi ise bu husustaki görüşler şöyledir:
Bütün Nebiler mertebelerine gölge düşürücü, onları küçültücü ve mürüvvetlerini
zedeleyici en ufak günahlardan bile pak ve münezzeh oldukları hususunda alimler
arasmda bir ihtilaf yoktur. Hepsi bu noktada da ittifak halindedir.
Yukarda sıraladığımız
günahlar ilişında kalan basit hatalara ve önemsiz isabetsizliklere gelince
fıkıhçılarıb, hadisçilerin ve kelamcıların selef ve halef sayılan alimlerinin
büyük çoğunluğuna göre bu tür hataları işlemeleri de caizdir. Yanimümkündür.
Bunların delilleri ise bazı ayetlerin ve hadislerin zahiri manalandır. Fakat
imamlarımız durumundaki muhakkik fıkıhçılar ve kelamcılar tüm Nebilerin büyük
günahlardan olduğu gibi her nevi küçük günahlardan da masum olduklarına
hükmetmişler ve bazı ayetler ile bazı hadislerde görülen durumu inceleyerek:
Nebilerden görülen bu hal ya bir te'vil neticesinde veya yanılma eseri yahut
Allah'tan aldıklan izinle meydana gelmiş, bir kısmı da NEbuik döneminden önce
vuku bulmuş, demişlerdir. Hak olan mezheb de budur.
Birlikte bakalım:
Nebilere isnad edilen hatalar nelerdir: Bunlar, Adem (a.s.)'ın unutarak
cennetteki ağaçtan yemesi, Nuh (a.s.)'ın kafir olan kavmi aleyhinde bedduada
bulunması, Musa (a.s.)'ın izinsiz olarak bir kariri öldürmesi ve İbrahim
(a.s.)'ın kendi kavminin şerrinden korunması için tevriye yollu olup aslında
doğru olan söz söylemesidir.
Şu saydığım hangisi
başka insanlar için günah sayılır. Aslında hiç birisi günah sayılmaz. Bununla
beraber onlar bu işleri Allah'tan izin almadan işledikleri için üzülüp
korkmuşlar, haya etmişler ve yüce mertebeleri ile bağdaşmadığı için
bazılarından dolayı Allah tarafından kınanmışlar. Hepsi bu kadardır.
Bu hadise göre, yer
yüzündeki insanlara gönderilen ilk Resul, yani elçi durumundaki Nebi Nuh
(a.s.)'dır. Ondan önce Adem (a.s.) ve Şit (a.s.) gelmişler ise de bu iki
Resulden Adem (a.s.), yalnız kendi evladının irşadı için gönderilmişti. Evladı
içinde küfür üzerinde olan yoktur. Onun halefi durumundaki Şit (a.s.) da öyle
idi. Yani sadece o günkü mu'minlere Allah'a itaat yolunu göstermek ve iman
esaslarını öğretmekle görevli idi. Fakat Nuh (a.s.)'a gelince o, yer yüzündeki
kufiirleri imana davet etmek üzere gönderilmiş bir resul ve elçi idi: Bu bilgi
de Kadi iyaz'dan naklen verilmiştir.
"Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in geçmiş ve gelecek günahlarının bağışlanmış"'.olması"
meselesine gelince bu ifadenin benzeri Fetih suresinin ikinci ayetinde de
bulunur. Alimler bu ifadenin manası hususunda müteaddid yorumlar ve beyanlarda
bulunmuşlar. Kadi i yaz: Bir kavle göre geçmiş günahlardan maksad, NEbuik
döneminden önceki dönemde faraza olabilen kusur, gelecek günahlardan maksad da
NEbuik dönemindeki günahslZlık halidir. Diğer bir kavle göre bundan maksad
O'nun ümmetinin günahlarıdır. Bu ifade böyle yorumlarursa günahların
bağışlanmasından maksad ümmetin bir kısmının bağışlanması veya tümünün
cehennemde ebedi kalmaktan muaf tutulmasıdır. Bir başka kavle göre bundan
maksad Resul-i Ekrem (s.a.v.)'dan bir yanılma veya te'vil yoluyla meydana gelen
hallerdir. Taberi bu kavli nakletmiş ve Kuşeyri de bunu tercih etmiştir. Bir
diğer görüşe göre bundan maksad O'nun babası Adem (a.s.)'ın geçmişte işlemiş
olduğu hata ve gelecekte ümmetinin işleyeceği günahlardır. Bazılarına göre
maksad şudur: Faraza O'ndan bir kusur veya hata meydana gelse bile bundan
dolayı bir muahaza edilmemesidir. Başka bir görüşe göre maksad O'nun her türlü
kusur ve hatadan pak ve nezih olduğunu ifade etmekdir. Allah en iyi bilendir,
demiştir.